15 Mayıs 2012 Salı

BALKAN TURU


2.GUN: MAKEDONYA

Ohrid-Resne-Manastır-Ohrid

Sabah erkenden kahvaltıya iniyoruz ve göl manzaralı kahvaltımızı yaptıktan sonra Resne'ye doğru yola çıkıyoruz. Makedonya'da dikkat ettiğim bir diğer nokta da şehirlerin birbirlerinden uzakta olması ve yolların bazı yerlerde sadece gidiş-geliş olması yani dikkat gerektiren yollar..


Resne'deki ilk ve son durağımız Resne'li Niyazi Bey'in sarayı.
Resneli Niyazi Bey Sarayı
Resneli Niyazi Bey;İttihat ve Terakki'nin önde gelen isimlerinden olup Osmanlı'da ayaklanma çıkartmış  ve II.Abdülhamit'in Meşrutiyet'i  ilan etmesine kadar gitmiştir. Kendi koruması tarafından öldürüldüğü de söylenmekte, Abdülhamit'in öldürttüğü de söylenmektedir.


Resneli Niyazi çalışmalarının çoğunu bu sarayda yapmış ve evi sokağın karşısında olduğundan saraydan evine köprü yaptırmayı planlamış ancak gerçekleştiremeden öldürülmüştür.


Günümüzde saray Sanat Galerisi olarak hizmet vermekte ve girişi 20 Denar.
Görevlinin kapalı alanda sigara içtiği dikkatimizden kaçmıyor ancak bir yorumda da bulunamıyoruz.
Sergilenen eserler -1

Sergilenen eserler -2

Sergilenen eserler -3


Buradan sonra Makedonya'nın diğer büyük şehirlerinden biri olan Manastır'(BITOLA)a gidiyoruz. 
Manastır'da öncelikli olarak Atatürk'ün mezun olduğu Askeri İdadiye'ye giriyoruz. Giriş 1,50 Euro.
Bina iki bölümden oluşuyor,ilki tarih müzesi diğeri de Atatürk'e ayrılan müze.


Askeri İdadiye
Önce tarih müzesini geziyoruz, burada hemen hemen her şey var, mamut diş fosilinden, zamanında kullanılan ateşli silahlara, yerel giysilerden, dönemin parasına kadar karma bir tarih müzesi.





Daha sonra Atatürk'ün anılarının olduğu kısa bir video izletiminin olduğu bölüme geçiş yapıyoruz.Burada insan duygularına hakim olamıyor, Atatürk'ün dolaştığı koridorlarda yürümek insanı hem çok  mutlu ediyor hem de çok onurlandırıyor. Gelen ziyaretçilerin yazması için anı köşesi yapılmış ve gelenler isteyenler deftere yazı yazabiliyorlar.




Buradan sonra Konsolosluk caddesine doğru turumuzla birlikte yürümeye başlıyoruz. Bu caddeye araba giremiyor ve sağlı sollu mağazaların ve gençlerin oturduğu kafeler mevcut. 
Aynı cadde üstünde Atatürk'ün  ilk sevgililerinden Rum Eleni'nin oturduğu evi ve Atatürk'ü görmek için çıktığı balkonu görüyoruz.Eleni Mustafa Kemal'e aşık ancak evlenmelerine izin verilmiyor hatta Eleni'yi babası başkasıyla evleniyor.


İşte Eleni'nin Atatürk'e yazdığı mektup;



”Çok seneler geçti, ben halen her gün senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla. Kağıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt.
Manastırlı Eleni Karinte, bir gün tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır. Benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar çok seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum. Fakat, balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum.
Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağladım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı.
Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceğimi söyledi. Ben kendisine, ‘Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum’ dedim. Babam beni hiç bir zaman affetmedi ve ben de kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim.
Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, Eleni Karinte’n.”
Manastır Meydan



Manastır Konsolosluk Caddesi


Buradan yolumuza yürüyerek devam ediyoruz ve Elveda Rumeli dizisinin çekildiği sokağı da geziyoruz, sonrasında Ohrid'e dönmek üzere yola çıkıyoruz.
Ohrid'e iner inmez öğlen yemeğimizi yemek üzere bir lokantaya giriyoruz.
1 porsiyon köfte ve ayran 180 denar.
Daha sonra Ohrid merkezde buluşma yerimiz de olan 600 yıllık çınar ağacının altında fotograflar çekiyoruz ve sonrasında sahile doğru yürümeye başlıyoruz. Bu arada öğrendik ki Ohrid incisiyle meşhur olduğundan  aksesuar satan dükkanlarda hep bu incilerden satılıyor, dolaştık baktık ama zevkimize göre birşey bulamadığımız için almadan devam ettik. Sahile indiğimizde sol tarafımızda Aziz Klement'in heykelini gördük.
Ohrid Meydan

Aziz Klement heykeli

Daha öncede yazmıştım sanırım ancak biraz daha detaya girmem gerekirse; Kiril alfabesinin ve ortodoksluğun doğup yayıldığı şehirdir Ohrid. Kiril lafabesini Kiril kardeşler Yunancadan ayırıp yeni dil yaratmaya başlıyorlar ancak vakitleri yetmiyor ve Aziz Klement'de Kiril kardeşlerin ilk öğrencileri arasında yer alıyor. Kiril alfabesinin tamamlanmasında ve yayılmasına rol alıyor. Aziz Klement Ohrid şehrinin de koruyucusu olarak Makedonlar tarafından çok saygı gösterilen ve inanılan da bir zatmış.
Bu arada Ohrid'le ilgili bir ilginç bilgi de burada 365 tane kilise bulunmaktaymış, her güne bir kilise :).
Sahilden yavaş yavaş yukarı doğru tırmanırken Ayasofya Kilisesi'ni görüyoruz, burası Hristiyanlık 3 mezhebe bölünmeden önce var olan bir kiliseymiş ve bölünmelerle ilgili duydukları karşısında kilise olarak 3 mezhebe ( Katolik,Ortodoks,Protestan) de kapılarının açık olduğunu ve hepsine hizmet edeceğine dair söz vermiş. Ancak zaman içerisinde burası camiiye çevrilmiş ve bugün de ziyaretçilerine kapıları açık.
Sofya kilisesi

Yokuş yukarı çıktıkça evlerin Safranbolu evlerini daha çok andırması ayrıca kapıların hala tahta pencerelerde de demir parmaklık olmadığını görmek insana nedense ayrı bir güven duygusu aşılıyor.
Bir ek bilgi daha; Ohrid Unesco tarafından dünya mirasına dahil edilen kentlerden biri.
Ve geliyoruz antik tiyatroya, burası Roma döneminden kalma bir tiyatro  varsayıldığıan göre antik tiyatro zamanında 5.000 kişilikmiş, burada gladyatörlerin savaşmasından , kutlamalara kadar her türlü gösteri yapılıyormuş. Günümüzde ise Temmuz ayının ortalarında festivaller düzenleniyor ve antik tiyatroda çok ünlü sanatçılar konser veriyorlarmış.
Antik tiyatro

Antik tiyatrodan görülen bir kilise
Buradan Ohrid gölü ve manzarasını izlemek ve biraz dinlenmek için 10 dakika mola verdikten sonra  tırmanışımıza devam ettik ve sonunda Klement'in okulu ve manastır olan Sveti Klement kilisesine vardık, burası yukarıda belirttiğim gibi hem okul hem de manastır olarak uzun yıllar hizmet vermiş, Klementin 300 den fazla öğrencisi varmış ve Kiril alfabesi yayılsın diye buradan öğrenciler Rusya'ya gönderilmiş.
Manastır çevresinden manzara muhteşemdi oradaki sessizlik de oturup nefes almak bile insana çok iyi geliyor.
Tepeden Ohrid Manzarası

Klement Manastır ve Kilisesi-1

Klement Manastır ve Kilisesi-2
Daha sonra yavaş yavaş manzaraya ve hafif esen rüzgara kendimiz bırakarak meydana iniyoruz ve oradaki kafelerden birinde birşeyler içtik.
1 bira 90 denar
1 neskafe 80 denar
Minimum 10 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz tekne turumuzda kişi başı 10 euro  veriliyor. Ohrid'e bir de gölden bakmak gerekiyor:)
Gölden otelimize doğru 1 saatlik bir gezi yapıyoruz ve gün batmadan otelimizdeyiz.
Ohrid gölünden kentin görüntüsü-1
Ohrid gölünden kentin görüntüsü-2



Ohrid gölünden kentin görüntüsü-3

Gölden Arnavutluk görüntüsü






11 Mayıs 2012 Cuma

     BALKAN TURU:

 Toplamda 6 ülkeyi (Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Hırvatistan,Bosna Hersek ve Sırbistan) 8 günde dolaştık. Tabi bir haftaya sığmasının sebeplerinden biri ülkelerin ufak olması, yan yana olması ve de gezinin içeriğine göre yoğunlaşılan bölgelerin farklı olmasını sayabiliriz. Arnavutluk hariç diğer 5 ülke eski Yugoslavya'yı oluşturuyor. Eskiden bu bölgelerde Yugoslavca konuşulurken şimdi lehçe farklılıklarıyla herkes kendi dilini konuşuyor, tur rehberimiz de öğrendiğimize göre her ülkede Yugoslavca konuşmuş, herkes anlıyormuş ama kendi dillerinde cevap veriyorlarmış.

1.GÜN: MAKEDONYA

 ÜSKÜP-KALKANDELEN(TETOVA)-OHRID

İlk gün İstanbul'dan Makedonya'nın başkenti Üsküp'e (dünyaca bilinen adı SKOPJE) 1 saatlik uçak yolculuğundan sonra iniyoruz. İndiğimiz havaalanının Alexander The Great Airport (Büyük İskender Havaalanı) olduğunu öğreniyorum, Büyük İskender Yunanlı değil miydi ne alaka dememle, İskender'in babasının Makedon kralı dolayısıyla kendisinin de haliyle Makedon olmasını öğrenmem kendimce ilk şokumdur. Bilenler varsa da cehaletimi mazur görsünler.


Makedonya haritası
Makedonya Bayrağı



Makedonya para birimi DENAR
1 Euro ~ 62 Denar

Makedonya'da 2 milyona yakın insan yaşamakta olup bunların 1 milyonu başkent Üsküp'tedir. Üskip'e son gün gittiğimizden detayları daha sonra aktaracağım.

Makedonların %60'ı ortodoks(Makedonlar) ,%33'ü müslüman(%30 Arnavut,%3 Türk). Resmi yazı dili makedonca(kiril alfabesi kullanılıyor) daha sonra bölgede yaşayan çokça Arnavut olduğundan ikinci dilleri Arnavutça.



Makedon örnek para birimi



Havaalanından otobüsümüzle Kalkandelen'e (TETOVA) doğru hareket ediyoruz, yolculuğumuz bir saate yakın sürüyor ve haliyle acıkıyoruz. Tur rehberimiz bize 10 euro bozdurursak rahatça yemek yiyebileceğimizi söylüyor ve hakikaten 2 kocaman pizza ve 3 ayrana toplamda 560 Denar veriyoruz yani 9 EURO.

Örneğin; 1 çay 60 denar. 2 çikolata+ sakız = 35 Denar.


Burada kullanabilelim diye T-mobile kontürlü hat aldık 300 kontör=569 denar. Tabi biz tüm Balkanlarde geçerli olabileceğini hesaba katarak almıştık ancak sadece Makedonya'da geçtiğini Arnavutlukta bizzat yaşayarak anlamış olduk. O serüvene daha sonra değineceğim.

Kalkandelen'de yemeğimizi beklerken-ki buralarda servis oldukça yavaş- Kalkandelen meydanını ve sokaklarının fotoğraflarını çekiyoruz.



Kalkandelen meydanı




Dikkat ettiğimiz bir diğer noktada arabaların, binaların eski olması.Eskiden kastım tarihi binalar olması değil baya bildiğiniz eskimiş binalar olması  bir de zaman çok yavaş ilerliyormuş ve kimsenin de acelesi yokmuş gibi geliyor insana. İlk günler bu yavaşlığa ayak uyduramadık desem doğru olur.

Yemeğimizi yedikten sonra Kalkandelen'de bulunan Alaca Camii'ni ziyaret ediyoruz;

Alaca Camii


 NOT: Fotoğraflar hamdır,üzerinde herhangi bir değişiklik ya da ışıkla oynama yoktur.

İlk gün heyecanı tabi Alaca Camii ile ilgili anlatılanları not edemedim ancak isteyenler aşağıdaki linkten detaylı bilgi alabilirler.


Sonraki durağımızda gene Kalkandelen de bulunan Bektaşi Tekkesi olan Harabati Baba Tekkesi'ni ziyaret ediyoruz. Tekke 2010 yılında nedeni belli olmayan bir sebepten yanmış ancak yavaş yavaş toparlanmış.

Tekkenin dervişi bizi selamlıyor ve turumuzda bulunan hacı amcalarla kısa kısa bir sohbet gerçekleştirilmesinin ardından insana huzur veren mekandan ayrılıyoruz.
Daha fazla bilgi için aşağıdaki linkten bakabilirsiniz.


http://tr.wikipedia.org/wiki/Harabati_Baba_Tekkesi




Tekkenin içerisi
Dervişimiz sol taraftaki


Ve Ohrid Gölü'ne doğru yola çıkıyoruz. Yolumuz virajlı ve 3-4 saati buluyor.


Ohrid Gölüyle ilgili verebileceğim bilgiler arasında deniz seviyesinden 615 m yukarıda bulunması ve derinliğinin 265 m olmasının yanı sıra  Gölün kıyında 3 şehir olması; Ohrid,Struga (makedonya) ve Pogradec ( Arnavutluk)

Ohrid turizmle geçiniyor ve Mayıs'ın başında gitmemize rağmen hava sıcaklığı gayet iyi, şansımıza yağmur yağmıyor. Doğası Ege gibi olsa da çok daha ağaçlık ve zeytin burada yetiştirilmiyor. Musluktan su içilebiliyor.

Ohrid'de gecelemeden önce birkaç noktada daha duruyoruz.Bunlardan ilki batık bir köyün aynısını suların üstüne yerleştirmiş olmaları ve müze olarak gezilebilmesi.


Sular altında kalmış olan köyün ikizi

Gölden bir kare


Burada 5 dakikalık fotoğraf molasından sonra yolumuza devam ediyoruz ve  ikinci durağımız Sveti Naum kilisesi ve Manastırına  ziyarete çıkıyoruz.

Kiliseye gidebilmek için 7-8 dakikalık yürüme mesafesi var ama inanın yürümeye değiyor, bir tarafınız göl diğer taraf yemyeşil orman.

Sveti Naum, Ortodokslar için önemli bir aziz.Sveti Kiril ve Sveti Metodius adlı 2 kardeş ve azizler aynı zamanda Yunan alfabelerinden ayrı olarak bir dil yaratmak istiyorlar. Kiril alfabeyi tamamlayamadan ölüyor ancak kardeşi ve öğrencileri alfabeyi tamamlamayı başarıyorlar.

 Sveti Naum ve Sveti Clement de hem Kiril'in öğrencisi hem de bu dili yayanlar arasında yer alıyorlar.St.Naum'un mezarı da kilisenin içinde bulunuyor ancak içeriye girmek için para ödemeniz gerekiyor.


Sveti naum Kilisesi

Sveti naum Kilisesi

Kilise bahçesinde çokça serbest dolaşan tavus kuşlarına rastlıyoruz


Ohrid'de gün batımı



Sveti Naum manastırından sonra otobüsümüze yürürken sağlı sollu hediyelik eşya satanları, acıkanlar ve birşeyler içmek isteyenler için yemek yerlerini görebilirsiniz, biz de magnet almadan geçemiyoruz ve 3 adet magnete 300 Denar vererek oradan ayrılıyoruz.






Otelimiz Ohrid'den 5 km uzakta Hotel Klementico. Hemen hemen tüm odaları göl manzaraları. Otelimizde yeni arkadaşlar ediniyoruz, yemek sonrası sallama çayla, tatlı sohbetlere başlıyoruz.